Her canlının vücudunda sayısız hücre bulunmaktadır ve bu hücreler sayesinde birey kendisi gibi yeni canlılar dünyaya getirmeyi başarır. İlk olarak küçük bir hücre düşünün, fakat çok küçük olsun. Bu hücre yavaş yavaş büyür. Hücre büyüme ve olgunlaşma evresine geldiğinde ise bölünmeye başlar. Yavaş yavaş önce ikiye, sonra dörde, sonra altıya ve ardından sekize derken, sürekli bölünerek yeni hücrelerin oluşumunu sağlar. Sürekli bölünen bu hücreler hem bireyin büyüme ve gelişmesini sağlar hem de hücrelerin yenilenerek daha sağlıklı hücrelerin oluşumunu sağlar. DNA kendini nasıl eşler? İşte bu sorunun cevabını öğrenelim. Hücre bölünme işlemini gerçekleştirirken, DNA'nın her iki zinciri karşılıklı olarak dizilir. Tıpkı bir fermuarın her iki kenarı gibidir. Bu DNA zincirlerinin her iki ucu da açıktır. Bu zincirlerin uçlarına ise nükleotit adı verilen çekirdek sıvısındaki serbest maddeler tutunur. DNA zincirindeki bu eşleşmede nükleotitlerin özel bir dizilişi vardır. DNA zincirinde dört adet nükleotit bulunmaktadır ve bu nükleotitlerin özel bir dizilişi vardır. Her zaman adenin nükleotidinin karşısına timin nükleotidi, guanin nükleotidinin karşısına ise sitozin nükleotidi gelmektedir. Bu sayede DNA kendini nasıl eşler sorusunu da cevaplamış olduk. DNA Kendini Eşlerken Meydana Gelen Mutasyonlar DNA kendini eşlerken hücrelerin dizilişi ya da sıralanışında farklılıklar meydana gelebilir. Genlerde kaynaklanan bu farklılıklar ise hem genetik çeşitliliğe hem de mutasyon oluşumuna neden olur. Özellikle bu farklılıkların oluşumuna neden olan etkenler; sıcaklık, radyasyon, ışık gibi faktörler, DNA'nın diziliminde olumsuz sonuçlara ve mutasyon oluşumuna neden olabilir. Mutasyon, genlerde kaynaklanan ve çeşitli problemlerin oluşumuna neden olan bir durumdur. Kimi zaman olumlu sonuçlar doğursa da üreme hücrelerinde herhangi bir anormallik ya da mutasyon gerçekleşirse çok kötü bir tablonun oluşmasına neden olabilir. Bu durum, yeni bireyin sağlıklı olmasını da etkileyebilir. DNA kendini nasıl eşlerken meydana gelen mutasyonlara örnek vermek gerekirse; altı parmaklılık, Down sendromu, hemofili, albino ve orak hücreli anemi mutasyon sonucunda meydana gelir. Fakat tohumlarda mutasyon oluşması daha fazla verime sahip olmaya ya da Van kedilerinin gözlerinin renkli olması gibi örnekler ise iyi mutasyona örnek olarak verilebilir. DNA Kendini Eşlerken Meydana Gelen Modifikasyonlar Genlerden kaynaklanan rahatsızlıklara mutasyon demiştik. Modifikasyon ise sonradan kazanılan ve olumlu sonuçların doğmasına neden olan durumlara denir. Modifikasyona örnek vermek gerekirse; bir kişinin spor yaparak kendini geliştirmesi ve kas yapması, aşırı derecede güneşte kalma sonucu cilt renginizin bronzlaşması, çuha çiçeğinin çeşitli sıcaklıklar altında gözlemlendiğinde farklı renklere bürünmesi ya da aynı çeşit özelliklere sahip olan bir bitkinin yeşil yerde daha gür ve güzel yeşermesi varken, aynı bitkinin dağlarda yetişmesi farklı şekillerde bitkilerin oluşumuna neden olur. Daha da sayabileceğimiz birçok modifikasyon örneği vardır. Örneklerimizi genişletebiliriz. |
Uğursal
26 Temmuz 2024 CumaDNA kendini nasıl eşlerken meydana gelen mutasyonların sonucunda Down sendromu gibi durumların ortaya çıkabileceğini öğrendiğimde çok şaşırdım. Bu mutasyonların her zaman kötü sonuçlar doğurması gerekmiyor mu? Aynı zamanda tohumlardaki mutasyonun daha verimli ürünler sağlayabileceğini duymak, mutasyonun olumlu yönlerini de gösteriyor. Peki, bu olumlu mutasyonların tarımda daha fazla kullanılması mümkün mü?
Cevap yazAdmin
26 Temmuz 2024 CumaMerhaba Uğursal,
Mutasyonlar, DNA'nın kendini eşlerken meydana gelen değişimlerdir ve bu değişimlerin sonuçları her zaman kötü olmak zorunda değildir. Evet, bazı mutasyonlar Down sendromu gibi genetik rahatsızlıklara yol açabilir, ancak diğer mutasyonlar canlılar için avantajlı özellikler de kazandırabilir. Tarımda bu olumlu mutasyonların kullanımı oldukça yaygındır ve genetik mühendislik sayesinde bitkilerde daha verimli, hastalıklara dayanıklı ve çevresel streslere daha uyumlu türler geliştirilmiştir. Bu tür olumlu mutasyonların tarımda daha fazla kullanılması, gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Yani, mutasyonların her zaman olumsuz sonuçlar doğurması gerekmez; doğru kullanıldığında tarım ve diğer biyoteknolojik alanlarda büyük faydalar sağlayabilir.